Bir zamanlar bir beldede bir ağa yaşarmış.
Bütün mahalleyi bir gün yemeğe davet etmiş.
Koyunlar kesilmiş, şerbetler içilmiş, sohbetten sohbete geçilmiş.
Ağlayan gözler gülmüş; inleyen ruhlar coşmuş.
Herkes mutlu mu mutlu, huzur zirveyi bulmuş.
Herkesin kendinden geçtiği, herkesin ağayı iltifat yağmuruna tuttuğu ortamda biri ağaya hiç yüz vermiyormuş.
Köyün delisinin bu vakur hali ağanın dikkatini çekmiş.
Ağa deliye; “ dile benden ne dilersen ! ” der.
Deli de ağaya; “ şu atı bana ver öyleyse” der.
Ağa da o atı çok sevdiğini, bir dostundan hediye olduğunu söyler ve başka bir talepte bulunmasını ister.
Deli de; “verirsen ver, vermesen…” der ve arkasına bakmadan çekip gider.
Giderkende yüksek sesle mırıldanır.
Ağa da merak eder; “ acaba ne diyor bu deli?” der ve peşinden bir adamını gönderir.
Delinin peşinden giden adam da ağaya delinin “ağa da kim ağa da kim, sen vermeyince…” şeklinde söylene söylene gittiğini söyler.
Ağa bu durum karşısında mahcup olur, üzülür.
Meğerse adam deli değil veliymiş. “Nasıl olurda bir velinin gönlünü kırar duasını alamam diyerek pişman olur.
Hemen deli denilen veliyi çağırtır ve atı ona vereceğini söyler.
Deli gelinde ağa ona iltifat eder, ilgi gösterir.
Atı hemen deli görünen veliye teslim eder.
Veli de ağaya hiçbir ilgi ve iltifatta bulunmaz.
Ata bindiği gibi, dört nala, ortalığı toza dumana katarak yola koyulur.
Bir taraftan da yine içinden mırıldanır.
Ağa ve etrafındakiler yine merak içerisinde kalırlar.
“Acaba veli bu sefer veli ne diyor?”
Peşinden birileri koşar ve velinin işaret parmağı ile gökyüzünü işaret ederek; “sen verirsen ağa kim ki? sen verirsen ağa kim ki?” dediğini duyarlar.
Ağa ve köy ahalisi bu durum karşısında şaşkındırlar.
Bir şeyin bir insana nasip olması; çok istemesi, çok çalışması ve çok arzulaması ile olmadığı;
Yaradan isterse olacağını görürler.
Günümüz insanlarının stres ile kendilerini mahv-ı perişan ettikleri,
Bitmez tükenmez istekleri karşısında ki
En büyük sığınak Yaradan’a sığınmaktır.
O isterse, o verirse olmazlar olur.
O istemezse, vermezse kutupta susuz kalınır.
Hayatta mutlu ve umutlu yaşanmak isteniyorsa
Reçete belli…
Kaderimizde ne varsa o yaşanır.
Bu demek değildir ki; yan gel yat.
Elimizden gelen ne varsa yapılacak, şartlar zorlanacak,
Bitmez tükenmez bir inanç ile hedefe yoğunlaşılacak,
Gerisi tevekkül edebilmektir.
İşin sırrı; o verirse
Ağa, bey hikaye, kaderinde ki şahane.