Azrail (a.s.), Allah için ibadete düşkünlüğüyle meşhur bir zat’ın ruhunu kabzetmek üzere yanına gelir.
Dostlar burada bir parantez açmakta fayda var. Ölüm hâdisesi kendilerine çirkin geldiği için yabancıların kültüründe kötü, karanlık, çirkin olarak tanıtılır. Ancak Hz. Azrail, dünyada görüp görebileceğiniz en güzel simalı kişiden bile daha güzeldir. Kültürümüze sokulmak istenen bu nevi çarpık simgelere prim vermemek gerekir.
Azrail (a.s.), emaneti almaya geldiğini söyleyince, halim selim olmasıyla tanınan o Allah dostu, bir anda celâllenir. Sen emaneti şimdi teslim alamazsın, hele biraz bekle der. Azrail (a.s.), “Ben Allah’tan emir aldım, itiraz mı ediyorsun?” deyince o zat, “Ey Azrail, ben de Allah Teâlâ’dan emir aldım. Şu anda akşam namazı vakti girdi. Önce namazımı kılayım, sonra ne istiyorsan yaparsın.” karşılığını verir.
Bu esnada Cenabı Hak’tan hitap erişir: “Ey Azrail, o kulumu rahat bırak, namazını kılsın.” Bunun üzerine Hazret abdestini alıp namazını kılar, selâmını verir ve ruhunu teslim eder.
Sevgili dostlar, işte namaz kişiye Azrail’i (a.s.) bekletecek bir Allah yakınlığı sağlar. Bizim bir komşumuz var günde beş vakit kılıyor ama hanımına şöyle eziyet ediyor, böyle ahlâksızlık yapıyor, şöyle günaha meyilleri var diyenler olacaktır muhtemelen. Kardeşlerim sizi temin ederim o kişi namaz kılmıyordur. Bedeniyle yatıp kalkıyordur, kalbiyle değil.
Diğer türlü, günde beş vakit Allah Teâlâ’nın huzuruna duran kimsenin, birazdan namaza gittiğimde hesap sorarsa ne derim korkusuyla tabir yerindeyse tir tir titremesi gerekir.