Rüya bu…
Ben de bir rüya gördüm:
Televizyonu açıyorum, Haber Bülteni var,
“Flaş Haber, Son Dakika” diyor…
Sunucu heyecanla anlatıyor: “Türkiye’de başarısız 15 Temmuz Darbe Girişimi” sonrası Yunanistan’a sığınıp iltica talebinde bulunan “asker elbiseli terörist”leri mahkemeye taşıyan araç havaya uçuruldu. Araçta bulunan ve Türkiye’ye iadesi reddedilen beş kişi feci şekilde can verdi. Ölenlerin İstanbul’da yapılan sivil ölümlerin sorumluları olduğu söyleniyor. Yunan güvenlik güçleri eylemin nasıl ve kimler tarafından gerçekleştiği konusunda bir bilgiye sahip olmadıklarını söylediler..”
Rüya bu ya, başka bir kanalı açıyorum.
Alt yazı şöyle: “Brüksel’de sokak ortasında infaz”…
Bu defa o kanalın haber sunucusu anlatıyor, görüntüler eşliğinde: “Avrupa Birliği’nin Başkenti Brüksel’de sokak ortasında üç kişi maskeli kişilerce öldürüldü. Failler olay yerinden uzaklaştı. Arama çalışmaları sürüyor ama izine rastlanmadı. Öldürülen kişilerin Türkiye’de gerçekleştirilen bombalı saldırıların failleri ve İnterpol’ce kırmızı bültenle aranan ama Avrupa’da elini kolunu sallayarak dolaşan PKK’lı teröristler olduğu belirlendi. Olayın fail veya failleri aranıyor.”
Uluslararası haberlere bakıyorum bu esnada;
CNN İnternational “Breaking News (Flaş haber)” geçiyor, Christiane Amanpoure sunuyor haberi: Almanya, Fransa ve Londra’da eş zamanlı olaylar gerçekleşti. Olaylarda Türkiye’den kaçan ve bu ülkelere sığınma talebinde bulunan, PKK militanları ve FETÖ örgütü mensupları; işadamı, savcı, hakim, asker ve emniyet mensubu olan pek çok kişi çeşitli şekillerde hayatını kaybetti.
Türkiye’de Ergenekon ve Balyoz gibi davalarla onlarca insanın hayatını karartan, insanları mahveden bir savcı “kalp krizinden” hayatını kaybetti. Savcının aşırı kiloları nedeniyle kalp yetmezliği çektiği ama ölümünün “manidar” olduğu söyleniyor.
Türkiye’de sıradan küçük bir işletme sahibiyken bir anda ekonomik deve dönüşen işadamı “in” olarak saklandığı “villa”da ölü bulundu. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.”
BBC World News’e geçiyorum,
Bu defa kanalın Türkçe konuşan Türkiye düşmanı ve yabancı muhibbi spikeri anlatıyor: “Avrupa Ülkelerine kaçan Türk Devlet düşmanları için tehlike devam ediyor. Artık onlar için hiçbir yer güvenli değil. Manidar şekilde Türkiye tarafından defalarca iadesi istenen ama Avrupa ülkelerince tepe tepe Türkiye aleyhine kullanılıp iade edilmeyen “Teröristler” bir bir hayatlarını kaybediyor. Acaba Türkiye, düşmanlarını ve onlara arka çıkanları kendi usul ve esaslarıyla ortadan kaldırmaya mı karar verdi? Bu konuda Türk yetkililerin açıklaması bekleniyor” diyor.
Sonra “geberen”kişilerin yanında bir not bulunduğunu ve not’da; “Yediği ekmeğe, içtiği suya ihanet edenler, elbet bedelini öderler” yazıldığını söylüyor.
Ve, “manidar çok manidar” diyor.
Sonra yeniden kendi haber kanallarımıza geçiyorum.
Spiker geçmişten örnekler vererek olayları anlaşılır kılmaya çalışıyor. Elçilerimizi öldüren Ermeni militanlarla mücadeleden bahsediyor.
Ve bir anda Canlı Yayın’a bağlanarak konuyla ilgili bilgisine başvurulan Dışişleri Bakanı’nın konuşmasını veriyor.
Dışişleri Bakanı’mız: Güvenlik güçlerimiz, TSK önderliğinde Kuzey Suriye’de İŞİD ve PYD/YPG unsurlarına, Kuzey Irak’ta ise PKK’lı teröristlere yönelik operasyonlar yapmaktadır. Kandil ve civarında etkisiz hale getiren PKK örgüt elebaşlarına yönelik başarılı saldırılar tarafımızca yapılmıştır. Bunun sonunda da; Karayılan, Bayık gibi örgütün elebaşları ölü olarak ele geçirilmiştir.
Avrupa, Afrika, Türki Cumhuriyetler, ABD ve Kanada’da yaşanan olaylarla bir ilgimiz yoktur.
Faili meçhul bu olaylar o ülke sınırları içinde gerçekleşmiş hadiselerdir. Her fırsatta güvenli olduklarını iddia edip ülkemin güvensizliğinden dem vuran ülkeler kendileri düşünmelidirler. Olaylar kendi uhdelerinde gerçekleşmektedir.
Bu vesileyle buradan bir konuya dikkat çekmek istiyorum: Ülkemizde devlete, adalete teslim olan hainler, teröristler, suçlular kanunlarımız muvacehesinde adil ve güvenli şekilde yargılanmaktadır. Devletimiz düşmanlarından intikamını alır ama kinle hareket etmez. Cumhurbaşkanı’mızı öldürmek isteyenleri, arama tarama esnasında öldürme imkanımız varken bile öldürmedik. Yakalayıp adalete teslim ettik.
Adaletin keskin kılıcından kaçanların yaşadıkları malum son ortadadır.
Kaçaklara sesleniyorum; Ülkenize dönün ve adalete teslim olup ihanetinizin bedelini hukuk önünde ödeyin. Yoksa sığındığınız ülkeler size güvenlik sağlayamıyor.
Bir mezar taşınız bile olmayacak.
Yol yakınken dönün, “ağırlaştırılmış müebbet hapis” cezası bile sizin için lütuftur.
Aksi takdirde sokak köpekleri, sırtlanlar, çakallar gibi kaçtığınız ülkelerde haysiyetsiz, şerefsiz ve ihanetinizle can vereceksiniz.
Son olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu ölüm olaylarıyla bir alakası yoktur. Ama “hain iflah olmaz”, bir şekilde, bu dünyada da bedel öder ve ödüyor.
Dışişleri Bakanı’mızın da açıklamalarını dinledikten sonra, kendi kendime söylendim; “Evet hainlerin, katillerin, alçakların cezaları Cehenneme bile kalmıyor, bu dünyada da ödetiliyor”
Sonra uyandım, gerçek mi ki acaba dedim.
Ve inşallah “Rüya-ı Sadıka”dır dedim…. (Rüya-ı Sadıka: Görüldüğü gibi doğru çıkan rüya)