Home / Gaziantep / ÇUKUROVA ve GAVURDAĞI’NIN BUGÜNLERE GELMESİNİN HİKAYESİ

ÇUKUROVA ve GAVURDAĞI’NIN BUGÜNLERE GELMESİNİN HİKAYESİ

Belimizde kılıcımız Kirmani
Taşı deler mızrağımın temreni
Hakkımızda devlet etmiş fermânı
Ferman padişahın dağlar bizimdir (Dadaloğlu)
Dadaloğlu’nun şiirlerine konu olan ve o dönem birçok ağıtlar yakılmasına; destanlar söylenmesine sebep olan Fırka-i Islahiye Harekâtı, bölge tarihimizde ekonomik, siyasî ve sosyolojik olarak birçok sonuçları da beraberinde getirdi. Arşivler, devletlerin ve milletlerin hafızasıdır. Arşiv belgeleri ve dönemin tarihi kaynaklarının anlattığı üzere Çukurova Bölgesi ve etrafını çevreleyen Kozan Dağları ve Gavurdağı, merkezin denetimi dışında kalan alanlar olarak görülüyordu. Bölgede yaşayan konar/göçer Türkmen aşiretleri vergi vermemeyi ve Osmanlı Ordusunda askerlik yapmamayı alışkanlık haline getirmişlerdi. Bölgede bulunan aşiretler zaman zaman ana yolları tehdit etmekte ve Payas Caddesi dediğimiz Misis- Belen arasında yoldan geçen Hac kervanlarından bile haraç almaktaydılar. Hem kendi aralarındaki büyük çekişmeler hem de eşkıyalık faaliyetlerinin bir türlü bölgede bitmemesi, can ve mal emniyetini ortadan kaldırmıştı. Kozan Dağında Kozanoğulları, Gavurdağında Küçükalioğulları, aşiretler arasında ise özellikle Tecirliler Devlet’e karşı isyan hâlinde idi. Üstüne üstlük 1853 yılında Kırım Harbi dolayısıyla asker sıkıntısı çekilirken Gâvurdağı ve Kozan ağalarının Devlet’e asker vermemeleri Devlet’in belleğinde yer etmişti.
Devletin asker ihtiyacını karşılamak, otorite tanımayan ve birçok probleme sebep olan konar/göçerleri iskân edip yerleşik hayata geçirmek, bölgede etkinliği artan derebeyi (hanedan) ailelerini devletin kontrolü altına almak, yeni kazalar ve nahiyeler meydana getirerek idarî düzeni kurmak, halkı toprağa bağlamak ve halkın toprağı sahiplenerek tarımı geliştirmek maksadıyla bir ıslâh ordusu kurulmasına karar verildi. Bölgeyi ıslâh ederek aynı zamanda Türk nüfusunu bölgeye iskan ederek yabancı devletlerin Çukurova merkezli bir Ermeni Devleti kurma hayallerini bitirmek de hedeflerin arasında idi. Osmanlı tarihinde bu faaliyetlerin toplamına Fırka-i Islahiye Harekâtı diyoruz. Bu faaliyet hem askeri hem de sosyolojik planları içermesi bakımından bölgenin kaderini değiştiren büyük bir projedir. kurulan ordu, özel yetkilerle donatılarak başına Derviş Paşa getirildi. Mülkî ıslahatlar için ise Vezir rütbesi ile Cevdet Paşa tayin edildi. Harekât başlamadan önce yapılan plan ve değerlendirmeler sonucunda bölgedeki eşkıyanın birbirleriyle olan temas ve haberleşmesinin kesilmesi hususunda alınacak önlemler ve harekât süresince dağ ahalisinin devlet güvenlik güçlerine yardımcı olmaları hususunda uyarılmalarına, itaat etmeyenlerin güç kullanılarak itaat altına alınacağının ahaliye bildirilmesine karar verildi.
Bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra bir alay süvari, yedi tabur piyade, yazışmaları yapacak personel kadrosu ile birlikte yeterli miktarda mühimmat alınarak 20 Mayıs 1865 tarihinde beş vapur ile İstanbul’dan yola çıkıldı. Fırka, 28 Mayıs günü İskenderun Limanına geldi. Gemilerdeki asker ve malzeme İskenderun’a yarım saat mesafede bulunan ve Belen tarafında ordugâh olarak seçilen yere nakledilirken, Derviş ve Cevdet Paşalar bir vapurla Payas tarafına geçip karaya çıkarak bölgeyi tetkik ettiler. Daha önce kararlaştırıldığı üzere dağlıların sahille irtibatlarının kesilmesi ve bu taraftan baskı altında tutulmaları için Payas’ın ileri gelenleri ile görüşmeler yapılarak bazı telkinlerde bulunuldu. Ordunun bir taburu Çaylı köyü civarında konuşlandı. Komuta kademesi Mirlivâ Hasan Paşa refakatinde Çaylı köyüne gelerek taburu denetledi. Gavurdağı civarında bulunan bütün yerleşim bölgelerine önceden planlandığı gibi beyannameler dağıtılarak vatandaşa bilgi verildi ve itaate davet edildi. Beyannamede daha önceden işlenen suçların affedildiği, meşru vergilerden ve hakka riayetten başka bir şey aranmadığı ifade ediliyordu. Bunun yanı sıra, Osmanlı Devleti Sancağı altına girmek isteyenlerin her zaman güven içerisinde olacağı, yapılan ıslahata karşı duranların ise kahrolmaktan kurtulamayacağı vurgulanarak bölge halkı devlete itaate davet ediliyordu. Fırka-i Islâhiye’nin bir elde merhamet bir elde şeriatın adaletiyle bölgeye geldiği belirtilerek halkın ileri gelenlerine itaat etmeleri durumunda çeşitli memurluklar verileceği vaad ediliyordu. Ancak eşkıyalıkta ısrara edenlerin de mutlaka cezalandırılacağı söylenmekteydi.. . Dağıtılan beyannamenin etkisi kısa zamanda görüldü. Dağ ve kıyı köylerinden bazı muhtarlar ordugâha gelerek bazı görüşmelerde bulundular. Reyhanlı aşireti boy beyi Mürselzade Mustafa Şevki Bey, Hacılar Nahiyesi Bey’i Paşo Beyi de yanında getirerek görüşmelerde bulunduktan sonra devletin bütün emirlerine uyacağını ve en iyi şekilde hizmete gayret göstereceğini ifade etmiştir. Böylelikle fırkanın ıslah bölgesinde bulunan ilk menzili olan Hacılar denetim altına alınmış oldu. Bundan sonra Tiyekli Kara Beyzade Mehmet Bey de gelerek itaatini arz etti. Böylece Tiyek ve Ekbaz’ın da denetim altına alınması sağlandı. Paşo Bey ve Mehmet Bey fırkanın zahire ve sair ihtiyaçlarını temin işi ile görevlendirildi. Mustafa Bey’in, fırka maiyyetine dahil edilerek cadde muhafızlığı olan eski görevini sürdürmesine karar verildi. Bu sırada isyan durumunda bulunan Küçükalioğlu Dede Bey’e genel aftan faydalanmak üzere yazılı davette bulunulmuş ise de Dede Bey bu yazıya red cevabı vererek dağın sarp yerlerine çekildi ve Alibekiroğlu Ali Bey’le birlikte savunma hazırlıklarına başladı. İlk etapta bunların üzerine gidilmeyip, tedip harekâtının ilk safhasında bölgede asilerin birlikte hareket etmelerine ve etraflarına halkı toplamalarına zemin hazırlayacak hatalara düşmemeye özen gösteriliyordu. Bu arada Ulaşlı köylerinden toplanan bir grup isyancı Payas Caddesine saldırıda bulunmaya başladı. Bunun üzerine Fırka-i Islahiye kumandanı İsmail Paşa askerleriyle hücum ederek isyancılardan çoğunu ele geçirdi. Haziran ayının ortalarında Gavurdağı eteğindeki Soğuksu’ da çadırlar kuruldu. Dağa çıkışı kolaylaştırmak için askerlerin Kundura ve çantaları Belen kasabasında bırakılarak çanta yerine daha hafif bir dağarcık yaptırıldı ve kundura yerine de çarık giydirildi. Burada bir süre konakladıktan sonra harekete geçen fırka Lece ve Hacılar nahiyesi arasındaki Kargılı mevkiinde yerleşti. Artık isyan bölgesine girilmiş bulunuyordu. Söz konusu mıntıka Maraş’tan İskenderun’a giden anayolun önemli geçitlerinden biri idi ve Amik Ovasına çıkış noktası olduğu için stratejik bakımdan önemli bir yerdi. Geçitin güvenliğini sağlamak amacıyla buraya Hacılar nahiyesinden getirilecek 30 hanenin iskânı ve ordu-köyü adıyla bir yerleşim merkezi oluşturma yoluna gidildi. Ertesi gün buradan hareket edilerek Tiyek kasabasına varıldı ve burada karargâh kuruldu. Hacılar, Tiyek ve Ekbaz nahiyelerinin ileri gelenleri karargâha gelerek itaat edeceklerini açıkladılar. Bundan sonra adı geçen bölge denetim altına alınarak Kilis-Halep yolu da açılmış oldu. Bu olayın çevrede duyulması üzerine bölge halkının ileri gelenleri de ordugâha gidip gelmeye başlayarak itaatlerini arz ettiler. Adı geçen bölge tamamen denetim altına alınarak planın ilk aşaması gerçekleştirildi ve Gavurdağı’nın denetim altına alınması için harekete geçildi. Daha önce Gâvurdağı’na sığınan Deli Halil, üzerine gelen fırka kuvvetleri ile başa çıkamayacağını anlayınca Ulaşlı Dağının sarp yollarını kullanarak kaçmayı başardı. Bütün varlığını kaybederek Dede Bey ve Ali Bekir-oğlunun yanına sığındı. Bu gelişmeler üzerine Ulaşlı ağalarından Karayiğitoğulları, Kaypakoğulları ve Çendoğulları Fırka-i Islahiye karargâhına gelerek itaat ettiklerini bildirdiler. Böylece bu bölgedeki askeri harekât hedeflerine büyük ölçüde ulaşmış ve sadece Ali Bekiroğlu Ali Ağa ve ona sığınan Dede Bey ve Deli Halil kalmıştı. Derviş Paşa yedi tabur seçerek bunlara çarık giydirdikten sonra, yanlarına da altı günlük peksimet vererek harekete geçti. 24 Ağustos 1865 günü Aslan Paşa komutasındaki 240 kadar Gürcü ve Çerkezlerden oluşan süvarilerin öncü olarak çıkarılmasıyla yürüyüşe başlandı. Bunların yanı sıra Küçükalioğullarının rakibi olan aşiretlerden de takviye kuvvetlerin katılımıyla fırka epeyce güçlendi. Bu fırka kuvvetleriyle asi kuvvetler arasında meydana gelen çarpışmalar neticesinde asiler yenildi ve yılgınlığa düşerek bir daha düzenli kuvvetlerle çatışmaya cesaret edemediler. Derviş Paşa, Alibekiroğlu nahiyesine girdikten sonra savaşmayı sürdürerek başarılı bir tedip harekatı gerçekleştirdi. Derviş Paşa’nın bu kararlı takibi sonucunda Dede Bey ve Deli Halil yakalanmış ve böylece harekat tamamlanarak ve karargaha dönülmüştür. Bu olaydan sonra Alibekiroğlu Ali Ağa, Kozan kasabasına yerleşmiş olan fırka karargahına gelerek teslim oldu. Eylül ayı başlarında Osmaniye’den ayrılan fırka Kozan’a yönelerek oradaki ıslâh faaliyetlerine başladı… Bölge güvenliğinde devamlılığın sağlanması için stratejik yerlere kaleler inşa edildi, Gavurdağı ve Kozan dağlarında bulunan aşiret ağalarının devlete ve ahaliye olan borçları mallarından tahsil edildikten sonra hayatlarının sonuna kadar kalmak şartıyla Devlet’in uygun görülen yerlerine sürgün edildiler. Harekât sonucunda Çukurova, Gavurdağı ve Kozan dağlarında devlet idaresi yeniden tesis edildi. Konar/göçer oymaklar başarılı bir şekilde iskan edildiler. Ayrıca bu icraat esnasında Osmaniye, İslâhiye, Hassa, İziye, Dervişiye, Cevdetiye gibi yeni idari birimler oluşturuldu. Deli Fakı’nın kendisi yakalanamadı, ancak kızı Erzin’e indirildi, ahalisinin bir kısmı Islahiye taraflarına bir kısmı da Payas, Hassa ve Osmaniye taraflarına iskân ettirildi. Fırka-i Islahiye tarafından boşaltılan Alibekiroğlu yurdu, Büyük ve Küçük Küllü, Kapılı, Kozlu, Bülke ve Çardak köylerine Müslüman muhacirlerin yerleştirilmesi planlandı. Bu yerler Rumeli ve Girit’den gelen muhacirlere teklif edildi, ancak muhacirler genellikle merkeze yakın bölgeleri talep ettikleri için buraya iskânları gerçekleşmedi. Bunun üzerine Girit muhacirleri Ocaklı ve civarına iskân ettirildi. İskân sırasında muhacirlere evler inşa edildi. Ziraat için tohum ve alet-edevat yardımlarında bulunuldu. Dağ kesimindeki bu köylere iskânın yapılabilmesi için Girit muhacirlerine yapıldığı gibi oraya yerleşecek muhacirlere hâneler inşa etmek, zirai aletler, tohumluk ve hayvan, mahsul alana dek geçimlerini temin için bir yıllık yevmiyelerinin karşılanması gibi ihtiyaçların giderilmesi gerekiyordu. Bu konuda Adana Valisi Süleyman Bahri’nin Dâhiliye Nezareti’ne gönderdiği yazıda ilginç ayrıntılar yer almaktadır. Vali bey yazısında “Çokmerzimen karyesine hâkim Çökek mevkiiyle iki, üç ve dört saat mesafede bulunan Cıvık, Topaktaş ve Bülke mevkilerine seksen hâne iskân imkânı vardır. Hatta şimdiki hâlde Girit muhacirleri Bülke’ye tâlib ise de öncelikle buralara gidiş-gelişi kolaylaştırmak için yolların açılması gerekmektedir. Bununla birlikte seksen hânenin inşaatı, çift ve öküz masrafı, zirai aletler alımı, yol yapımı ve seksen hanenin yaklaşık dört yüz kişilik nüfusu için toplam altı yüz seksen bir bin iki yüz kuruşa ihtiyaç bulunmaktadır. Ancak Girit ve Şumnu muhacirleri tabiatlarına uygun olmadığı gerekçesi ile kabul etmediler. Dağlık bölgelere daha çok Kars ve Ahısha muhacirlerinin rağbet gösterecekleri sanılmaktadır. Daha önce Küllü mevkiine iskân edildiği gibi Ahısha ve Kars muhacirleri teşvik edilerek Çökek, Topaktaş, Cıvık ve Bülke mevkilerine yerleştirilebilir… Şumnu, Kars ve Ahısha muhacirleri zaten yayla ve dağlık mevkilere alışmış olup ormanlardan istifadeyi bilmekte ve münasip yerlerde tarla açarak ziraat yapabilmektedirler”.
Yapılan bu harekâta karşı gelinen noktalarda bazı zamanlar asker ve bölge insanı karşı karşıya gelmiş, yaşanan acılar, çekilen çileler dönemin halk ozanları tarafından destansı anlatımlarıyla günümüze kadar gelmiştir. Bunların başında da Erzin/Başlamış doğumlu Dadaloğlu gelmektedir. Dadaloğlu ve aşireti de her ne amaçla olursa olsun bu uygulamadan hoşnut değildirler. Bütün Türkmen aşiretlerinin sözcüsü olan Dadaloğlu, Fırka-i Islahiye dönemindeki olaylara kendi bakış açısı içerisinde dizelerinde yer vererek tarihe not düşmüştür.
Derviş Paşa gayrı kına yakınsın
Böbür böbür dört bir yana bakınsın
Amma bizden gece gündüz sakınsın
Öc alırız ilk fırsatı bulanda.

About Mehmet Akif TERZİ

BU HABERİ OKUMAK İSTERMİSİNİZ?

Hassa’da Gelenek ve Dayanışma Buluşması: “Vıdı Vıdı” Etkinliği Gerçekleştirildi

Haber Video: Hatay’ın Hassa ilçesine bağlı Mazmanlı Hanobası Köyü’nde, Anadolu’nun köklü geleneklerinden biri olan Vıdı …

Bir Cevap Yazın