Ebud-Derda’nın (radıyallâhü anh) damadı Safvan bin Abdullah anlattı:
Bir gün kayın validem Ümmüd-Derda’nın (radıyallâhü anhâ) yanına gitmiştim. Ebud-Derda evde yoktu. Bana: “Bu sene hacca gidecek misin?” diye sordu. Ben: “Evet” dedim.
“Allâhü Teâlâ’ya bizim için hayırla dua et. Muhakkak ben Peygamber Efendimizden (s.a.v.) şöyle işittim:
“Bir kimsenin din kardeşine gıyabında gizli yaptığı dua müstecabdır. Bu duayı yapanın başı ucunda bir melek onun duasına: ‘Amîn, Allâhü Teâlâ sana kardeşin için istediğinin bir mislini versin’ diye mukabele eder.”
Sonra yanından çıktım, çarşıda Ebud-Derda ile karşılaştım. Bana Peygamber Efendimizin aynı Hadis-i şerifini rivayet etti. (Müslim)
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
“İki dua vardır ki Allâhü Teâlâ ile arasında perde olmaz: Mazlumun duası ve kişinin din kardeşine gıyabında (arkasından) yaptığı duadır.” (Taberani)
“Gizli yapılan dua, cehren yapılan yetmiş duaya muadil (denk) olur.”
“Beş dua vardır ki reddolunmaz: Dönünceye kadar hacının duası, dönünceye kadar gazinin duası, hakkını alıncaya kadar mazlumun duası, iyileşinceye kadar hastanın duası ve kişinin din kardeşine gıyaben yaptığı dua.
Bu duaların en hızlı kabul edileni kardeşin din kardeşine gıyabında yaptığı duadır.” (Sünen-i Kübra, Beyhaki) “Kişinin kendi nefsi için yapıp da kabul olunmayan duası din kardeşi hakkında kabul olunur.” (İhyâu Ulumiddîn)
Ebud-Derda (radıyallâhü anh) buyurdu ki: “Muhakkak ben din kardeşlerimden yetmiş kişiye isimlerini anarak secdede dua ederim.” (İhyâu Ulumiddin)