Emevi halifesi Abdülmelik bin Mervan, halife olmadan önce de abid ve dinin emirlerine çok bağlı bir zat idi. Alimlerin derslerine devam eder ve fıkıh öğrenirdi. Hz. Muaviye onu Medine-i Münevvere’ye vali tayin etmişti.
Bir gün gayet beliğ bir hutbe okudu. Sonra ağlayarak dedi ki:
Yâ Rabbi, muhakkak benim günahlarım büyüktür. Lâkin senin affının en azı bile onlardan daha büyüktür. Az affınla çok olan günahlarımı sil.
Bu sözleri Hasan-ı Basri’ye (rh.) ulaşınca ağladı ve:
“Eğer altın ile yazılacak bir söz varsa işte bunlar yazılır” dedi.
Vefat edeceği vakit beni yüksek bir yere kaldırınız dedi. Emri yerine getirildi. Bu sırada bir tatlı rüzgâr esti. Dedi ki:
“Ey dünya, seni ne güzel biliriz! Halbuki senin uzunun kısa, çoğun kıymetsizdir. Biz ise sende tamamıyla aldanmış bulunuyoruz.” (Vesâya’l-ulemâ inde huzûri’l-mevt, Rib‘î)