Haset, başkasında gördüğü bir nimete göz dikip o nimetin ondan gitmesini, alınmasını ve başkasında bulunan fakirlik veya herhangi bir noksanlığın devam etmesini istemektir.
Haset bir nimetin, fazilet ve üstünlüğün kendisine geçmesini istesin veya istemesin sahibinin elinden çıkmasını arzu etmek, başkasında bulunmasını çekememektir. Öyle ki hasetçiye nimet onda kalsın, aynısını sana da verelim deseler memnun olmaz. Ondaki nimet mutlaka gitse de kendisine hiç bir şey verilmese bile hoşlanır. Haset olunan nimet, gasp olunamayan bir fazilet ve üstünlük olursa hasetçi o zaman tamamen fazilet düşmanı kesilir ve onu elde edemediğinden dolayı mutlaka imha (yok) etmekle teselli bulmak ister. (Elmalılı Tefsiri)
Hikmet ehli bir zat şöyle buyurdu:
Hasetten sakınınız. Zira semada da, yeryüzünde de, Allâhü Teâlâ’ya karşı işlenen ilk günah hasettir.
Semada ilk günah olması şöyledir: İblis, Hz. Âdem’e (a.s.) secde ile emrolunduğunda “Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın” diye haset edip secde etmemiş, bundan dolayı Allâhü Teâlâ onu lanetlemiştir.
Yeryüzünde ilk günah olması ise şöyledir: Hz. Âdem’in (a.s.) oğlu Kâbil, kardeşi Hâbil’i, haset edip öldürmüştür. “Hem onlara Âdem’in iki oğlunun kıssasını hakkiyle oku. Hani ikisi birer kurban takdim ettiler de birinden kabul edildi, diğerinden edilmedi ‘Seni mutlaka öldürürüm’ dedi. O biri, ‘Allah ancak muttakilerden (Allah’tan korkanlardan) kabul buyurur” dedi. (Mâide Suresi, Ayet 27)
Tâbiîinin büyüklerinden Ahnef bin Kays (r.a.) dedi ki: “Haset edene rahatlık yoktur, cimride de vefa yoktur.” Tâbiinden Muhammed bin Sirin (r.a.) şöyle dedi: “Şimdiye kadar hiç kimseye haset etmedim. Eğer o kimse cennet ehlinden ise ona nasıl haset edebilirim. Zira o cennete gidiyor. Cehennemliklerden ise neden haset edeyim ki o da cehenneme gidiyor.”
Ebul-Leys Semerkandi Hazretleri şöyle buyurdu:
“Üç kişinin duası kabul olunmaz. Haram yiyenin, devamlı gıybet yapanın ve kalbinde Müslümanlara karşı kin ve haset olanın.” (Tenbîhul-Gâfilin)