Hazret-i Osman-ı Zinnureyn, orta boylu, iri omuzlu, güzel yüzlü, gür sakallı ve esmerdi. Alim ve fazıl, Abid ve salih, cömert ve kerim, halim ve selim pek nazik ve mahcub, Kureyş indinde gayet övülmüş ve sevilen bir zat idi.
Hazret-i Sıddık’ın daveti üzerine iman edenlerin birincisidir. Önce Habeşistan’a ve daha sonra Medine-i Münevvere’ye hicret etmiştir. İslâm dininin güçlenmesi için malıyla çok hizmet etmiştir. Resul-i Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) Hazretleri: “Osman, cennette benim refikimdir (arkadaşımdır)” buyurmuştur.
Hilâfet müddeti, on iki seneden on iki gün noksandır. Ömrünün sonunda büyük fitne ortaya çıkınca asiler elinde şehit olmuştur. (Radıyallâhu Anh)
Hazret-i Osman ve Hazret-i Ali ikisi de Resulullâh’ın damadıdır. İkisi de “Aşere-i Mübeşşere” (cennetle müjdelenen on kişi)dendir.
Bir gün Hazret-i Ali (k.v.), hutbede: “Ey insanlar! Hazret-i Osman’la benim misalim Allahü Teâlâ Hazretlerinin “Biz, ehl-i cennetin kalblerindeki kini çıkarttık.” mealindeki (Hıcr suresi, 47.) ayet-i kerimesinin kavl-i şerifi gibidir” diye buyurmuştur. Bu ayet-i kerime cennet ehli, cennete girdiklerinde kalblerinde birbirine karşı düşmanlık kalmayacağını beyan buyurmaktadır. (A. Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya)