Dünyada sahip olunan takva ve salih ameller, ahiret hayâtımızın en hayırlı sermayesi olacaktır.
Bir cenazenin kabre konulmasından sonra kurtlar bedene ilişinceye kadar, hısım-akraba da taziyelerini hemen hemen bitirmiş olurlar. Daha sonra mirasçılar mal bölme görüşmelerine başlarken, toprak da bedeni parçalayıp yok etmeye başlar. Her iki faaliyet de bir bakıma birlikte sürdürülür ve bitirilir. Bir yanda beden tüketilirken diğer bir yanda da servet dağıtılır. Bu hâli hayretle seyreden ruh, birçok yaptığına pişman olarak elini dizine vurmak ister; ama ortada ne el kalmıştır, ne de diz!.. Yalnız ameller müstesna… Dünyada sahip olunan takva ve salih ameller, ahiret hayatımızın en hayırlı sermayesi olacaktır.
Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurur:
“Kabir, (amellere göre) ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur.” (Tirmizi, Kıyamet, 26)
Velhâsıl, kıyamete kadar sürecek olan kabir hayatımız, dünyadaki vaziyetimize ve amellerimize göre şekillenecektir.
İşte ölümü bir hüsran olmaktan kurtarıp bir zafere dönüştürebilmek, onu matem değil de bir “Şeb-i arus” hâline getirmek, ölüme hazırlanıp ölmesini bilenlerin kârıdır.