Mümin dünya ve ahiretine faydası olmayan sözlerden dilini tutmalıdır. Muhakkak bu, müminin en faziletli hasletlerindendir. Afiyet ve selâmetin onda dokuzu susmaktadır. İsa Aleyhisselâm’a:
“İşlediğimizde bizi cennete götürecek bir ameli öğret” denilince:
“Asla konuşmayın.” buyurdular.
“Buna gücümüz yetmez.” denilince:
“O halde ancak hayır konuşun” buyurmuştur.
Süleyman Aleyhisselâm “Konuşmak gümüş ise susmak altındır.” buyurmuştur.
Hikmet ehli bir zat da şöyle dedi: Konuştuğum her malayani (din ve dünyama faydasız) kelimeden dolayı iki rekat namaz kılmayı kendime şart koştum. Bir müddet sonra bu nefsimin kolayına gelmeye başladı. Ben de her kelime için bir gün oruç tutmayı şart koştum. Yine mâni olamadım. En sonunda her kelime için bir dirhem sadaka vermeyi şart koştum. İşte bu nefsime çok zor geldi de malayani konuşmayı terk ettim.
Bir kimse konuşacağı zaman ya içinde zikir olan veya hayrı emreden ve tavsiye eden veya şerden meneden, sakındıran sözler konuşmalı veya malayani sözlerden dilini tutmalıdır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Kişinin malayaniyi (din ve dünyasına faydasız şeyleri) terk etmesi Müslümanlığının güzelliğindendir.” buyurmuştur.
Kişi, dini için zaruri olmayan, dünya ve ahireti için kendisine menfaati bulunmayan sözleri ve işleri terk ettiği zaman Müslümanlığı güzel ve kâmil olur.
Bir kimse değersiz, küçük zannettiği fakat Allâhü Teâlâ katında yüce bir hak söz söyler de bu sayede Allâhü Teâlâ’nın rızasına kavuşur.
Bir kimse de basit, küçük gördüğü fakat Allâhü Teâlâ katında büyük günah olan bir söz söyler de Allâhü Teâlâ’nın gadabına uğrar. (Şerhu Şiratül-İslam)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Kim dilini tutarsa Allah onun ayıplarını örter. Kim de öfkesine sahip olursa Allah onu azabından korur. Kim de Allâhü Teâlâ’ya tevbe ederse Allâhü Teâlâ onun tövbesini kabul eder.” buyurmuştur. (Kenzül-ümmal)