Kur’ân-ı Kerim ele alınacağı zaman abdestli olmak lâzımdır. Abdestsiz olan bir kimsenin, Kur’ân-ı Kerim’i kılıfsız olarak tutması haramdır.
Allâhü Teâlâ (meâlen): “Ona (Kur’ân-ı Kerim’e) tamamen temizlenmiş (abdestli) olanlardan başkası el süremez.” (Vâkıa Suresi, Ayet 79) buyurmaktadır. Yani taharetsiz (abdestsiz), kirli eller ona dokunmasın, ancak maddi ve manevi pislikten temizlenmiş imanlı, abdestli kimseler temas etsin. Bu Ayet-i kerime ile cünüp iken Kur’an okunamayacağı ve abdesti olmayanın Mushaf’a dokunmasının haram olduğu fıkıh kitaplarında beyan olunmuştur. Muhakkak abdest yüze nur ve kalbe sürurdur.
Kur’ân-ı Kerim okuyacağı zaman mümkünse kıbleye yönelmeli, hürmetli bir vaziyet almalıdır.
Kur’ân-ı Kerim’e “Euzü ve Besmele-i şerife” ile başlanmalıdır.
Kur’ân-ı Kerim’i kendisi işitecek bir sesle ve tecvide riayet ederek okumalıdır.
Kur’ân-ı Kerim okunduğu zaman dinlemelidir. Allâhü Teâlâ Araf Suresi, 204. Ayetinde şöyle buyurmaktadır (mealen): “(Ey müminler) Kur’ân-ı Kerim okunduğu vakit (namazda veya hutbede veya her hangi mecliste) hemen (kulak verip) onu dinleyin ve susun, ta ki rahmete kavuşasınız.”
Kur’ân-ı Kerim’i dinlemeyecek kimselerin yanında onların işitecekleri bir sesle, açıkça okumamalıdır. Okunması uygun olmayan yerde Kur’an okuyan günaha girer. Bununla beraber böyle bir yerde okunduğu takdirde dinlememek, hürmetsizlik etmek de caiz değildir.
Layık olmayan bir yere konmuş olan bir Kur’ân-ı Kerim veya ondan bir sahife görünce derhal onu oradan alıp lâyık olduğu bir yere kaldırmalıdır.
Hattatlar yazdığı bir Mushaf-ı Şerif sahifesini yüksekçe ve hürmetle tutmalıdır.
Mushaf-ı Şerifi, Hacer-i Esved’i, Kabe-i Muazzama’nın eşiğini tazim için öpmek caizdir.