Bizans Kayseri Romanos 1070-1071 senesi kışında Müslümanları topraklarından sürmek, Kudüs ve diğer İslam beldelerini ele geçirmek üzere bir büyük ordu topladı. Rum, Frank, Rus, Peçenek, Gürcü ve diğer kavimlerden iki yüz bin kişilik bir ordu ile büyük bir debdebe içinde sefere çıktı. Ahlat civarındaki Malazgirt’e kadar geldi. Bu haber Sultan Alparslan’a Azerbaycan’daki Hoy şehrinde iken ulaştı. Halep muhasarasından henüz dönmüştü. Ordusunun uzakta, düşmanın ise yakın bir mevkide bulunduğundan dolayı asker toplayamadı. Ağırlıklarını ve haremini Nizamülmülk ile beraber Hemedan’a gönderdikten sonra yanındaki on beş bin süvari ile süratle düşman üzerine yürüdü.
Rum ordusu kat kat fazla olduğundan sultan sulh teklif etti. Diyojen ise “Sulh ancak Rey şehrinde olur” cevabını verdi.
Sultanın bu cevaptan müteessir olduğunu gören Hanefî âlimlerinden Ebu Nasr Muhammed el-Buhari:
“Sen bir din için savaşıyorsun ki Allah onu diğer dinlere galip kılacağını vaat etmiştir. Umulur ki bu fetih sana nasip olacaktır. Şimdi sen Cuma günü zeval vaktinden sonra hatiplerin minberde olduğu ve mücahitler için Allah’a dua ettikleri ve duaların kabul edildiği saatte düşmana hücum et” dedi. Cuma namazından sonra Sultan, askerine hitaben: “İsteyen geri dönsün, burada ne emir veren, ne de yasaklayan bir hükümdar vardır, ben de sizin gibi bir neferim” dedi. Beyaz elbise giyip güzel kokular süründü ve: “Ölürsem kefenim budur” dedi. Asker de hep onun gibi ölüm eri oldular.
Müslümanlar Rumların dağlara, sahralara sığmayan ordusuna yaklaştıklarında tekbir alıp kükremiş aslan gibi hücum ettiler. O sırada aralarına bir toz perdesi girdi, göz gözü görmez oldu. Rum ordusu bozuldu, Romanos esir düştü. Onu Alparslan’ın huzuruna götürdüler. Sultan Alparslan, ona ikram etti ve onunla bir buçuk milyon altın vermesi ve Rum beldelerindeki İslam esirlerinin tamamını serbest bırakması şartıyla elli senelik bir anlaşma yaptı.
Malazgirt zaferi dolayısıyla şairler Sultan Alparslan’ı övdüler ve gsık sık bu seferden bahsettiler. Hakikaten bu İslam’ın büyük zaferlerindendi. Zira ilk defa bir İslam hükümdarı bir Rum Kayseri’ni esir etmiş, uzun müddet Müslümanlar bu taraftan emniyette kalmışlardı. (el-Kamil fit-tarih)
Müslüman Türk Milleti olarak, büyük mücadele örneği vererek iman gücümüzle kazandığımız zaferlerle ne kadar övünsek azdır. Bu sebeple, geleceğe her zaman güvenle bakıyoruz.