Suheyb-i Rumi (radıyallâhü anh) Hazretleri anlattı: Resulullâh Efendimizin (s.a.v.) bulunduğu her mühim hadisede yanında bulundum. Ona edilen bütün bey‘atlerde muhakkak ben de vardım. Müslüman olduktan sonra Resulullâh’ın vefatlarına kadar bütün gazalarına iştirak ettim ve onun ya sağında yahut solunda bulundum. Ön taraflarında korkulacak bir şey çıktığında ben önünde oldum. Ardından tehlikeli bir şey olsa ardında bulunurdum. Resul-i Ekrem Efendimizi (s.a.v.) bir tehlike anında asla yalnız bırakmadım. Resulullâh (s.a.v.) vefât edinceye kadar hep böyle yaptım.
Resulullâh Efendimiz (s.a.v.), hicret etmeyi murat ettiklerinde Ebubekir’i (r.a.) iki yahut üç defa Suheyb’e gönderdiler. Hazret-i Ebubekir her defasında onu namaz kılar halde gördü. Peygamberimize (s.a.v.) gelip: “Yâ Resûlallâh, Suheyb namaz kılıyordu. Namazını kesmeyi münasib görmedim” deyince, Peygamberimiz “İsabet ettin” buyurdular. O gece Peygamberimiz (s.a.v.) ve Hz. Ebubekir hicret için yola çıktılar.
Müşrikler, her taraftan silahlanıp Resûl-i Ekrem Efendimizin (s.a.v.) izini takip ederek mağaraya geldiler. Elleri boş olarak geri döndüklerinde Peygamberimiz -Mekke’de yalnız kalan-Suheyb’e (müşrikler eziyet edecekleri için) acıyarak “Vah Suheyb. Suheyb’im yanımda değil” buyurdu.
Sabah olduğunda Suheyb, Ebûbekr’in zevcesi Ümmü Rûmân’ın yanına gitti. Ümmü Rûmân (r.anhâ): “Sen niye hala buradasın, hâlbuki kardeşlerin gittiler. Senin için de azıklarından bazı şeyler bıraktılar” dedi. Suheyb (r.a.) anlattı: Ümmü Rûmân’ın yanından çıkıp zevcemin yanına döndüm. Kılıcımı, ok çantamı ve yayımı aldım. Hemen çıkıp Medîne’de Resûl-i Ekrem’e (s.a.v.) kavuştum. Ebûbekir beni görünce hemen kalkıp karşıladı, hakkımda nazil olan Ayetle beni müjdeledi, elimi tuttu. Ben ona biraz sitem ettim, mazeret beyan etti. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) de: “Ticaretin kârlı oldu ey Suheyb” buyurarak beni tebrîk ettiler.
Suheyb-i Rûmî Hazretleri çok yemek dağıtır ve ziyâfet verirdi. Sebebini soranlara: “Peygamberimizin (s.a.v): Sizin en hayırlılarınız yemek yediren ve selâmı yayanınızdır” hadisine uymak için böyle yapıyorum, derdi. (Hilyetül-Evliya)