Peygamberimiz aleyhisselam, Zû-Kared’de Beysân’da bir kuyuya uğramış ve adını sormuştu.
“Yâ Resûlallah! Onun adı Beysân’dır ve o çok tuzlu ve acıdır!” denildi.
Peygamberimiz aleyhisselam: “Hayır! Onun adı Na’mân’dır ve suyu da tatlıdır!” buyurdu.
Peygamberimiz (s.a.v.) onun adını değiştirince, Hazret-i Allah tadını da değiştirdi, acılığını giderdi.
Talha bin Ubeydullah (r. anh), bu kuyuyu satın alarak vakfetti. Aynı zamanda, bir deve boğazlayarak halka ziyâfet verdi. Bunun üzerine, Peygamberimiz (s.a.v.):
“Ey Talha! Sen ‘Talhatü’l-Feyyâz’sın!” buyurdu. Bundan sonra, o, Talhatü’l-Feyyâz diye anıldı. (Feyyâz: Çok cömert ve hayrı çok işleyen demektir.)
Talha bin Ubeydullah (r. anh) buyurdular ki:
İnsanın alçağı, arkasından kötülediği kimseyi yüzüne karşı methedendir.
Sadık arkadaş sana nefsinden hayırlıdır. Çünkü nefis fenalık emreder, sâdık arkadaş iyiliğe delâlet eder.
Hayâsız bir ömürde hayır yoktur.